Puglia Gezi Notları – Puglia’da Gezilecek Yerler

Puglia Bölgesi, her ne kadar nüfusu yaz aylarında artış gösterse de kalabalıktan bunalmadan gezmek için hala en ideal İtalya rotalarından biri. Bölge turkuaz rengi suları, birbirinden güzel koylarının yanı sıra taze makarnaları, lezzetli tatlıları ve ev yapımı şaraplarıyla da meşhur. Buna rağmen internette detaylı bir Puglia gezilecek yerler rehberi bulmak ise çok zor. O yüzden Puglia ile ilgili edindiğimiz bilgileri size aktarmak ve gezi planınızı hazırlarken yardımcı olmak istedik.

İnternette bölgenin ulaşımıyla ilgili araştırma yaparken bulamadığımız bilgilerin çoğunu biz de İtalya’da tanıştığımız insanlardan öğrendik. Haliyle bu konuda içiniz rahat olsun. Arabanız olmasa bile gün içinde farklı yerlere gidebilirsiniz. Bari’ye yarım gün ayırıp öğleden sonrası için Monopoli’de denize girmeyi düşünebilir ya da kahvaltıyı Altamura’da yapıp, akşam yemeği için Matera’ya geçebilirsiniz.

Puglia’da nerede, ne kadar süre kalınır?

Biz üç gün Bari’de, üç  gün Monopoli’de, üç gün de Lecce’de kalmayı tercih ettik. Ama daha farklı koylar görebilmek için Lecce’de en az bir gün daha fazla kalmayı isterdik.

Puglia’ya Ulaşım

Puglia gezisine Bari’den başlamayı düşünüyorsanız eğer iki şekilde Bari’ye ulaşabilirsiniz: İstanbul’dan Bari’ye direkt uçuş var ya da bizim yaptığımız gibi Roma’dan trenle gelmeyi seçebilirsiniz. Buraya hemen önemli bir not düşeyim: Roma’dan Bari’ye geçmek istiyorsanız seyahat tarihinizden 1-1,5 ay kadar öncesinde tren biletlerini takip etmeye başlamanızı tavsiye ederim. Bu sayede promosyon bilet yakalayabilirsiniz.

Biz hem Roma’dan Bari’ye hem de Lecce’den Roma’ya tren biletlerimizi 13,90€’dan aldık. Üstelik promosyon biletlerimiz birinci sınıf olduğu için bir öğün ve bir içecek de bilet ücretlerine dahildi.

Bari

Bari’deki ilk günümüzde eski şehri biraz keşfettikten sonra burada denize girebilecek tek yer olan Pomodori e Pane’ye (Domatesler ve Ekmek) gitmeyi planlıyoruz. Hava çok rüzgarlı, deniz ise çok dalgalı. Haliyle denize girmekten vazgeçip rüzgar sörfü yapanları izlemekle yetindik. Rüzgar sörfüne ilginiz varsa eğer burayı kesinlikle tavsiye ederiz. Yoksa da güneşli günlerde de gelinebilecek hoş, küçük bir plaj burası. Eski Bari’yle arası yürüyerek yaklaşık olarak yarım saat ve yol boyunca sokak lezzetlerini tadabileceğiniz birçok yiyecek kamyonu ve mekan var.

“Bari” ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isterseniz linkini bıraktığım rehbere göz atabilirsiniz:

Bari Gezi Rehberi

Not: Şehirdeki tiyatroları gezmek için Haziran ve Temmuz aylarında ücretsiz gezi grupları oluyor. Turların saatlerini Teatro Petruzelli’nin kapısına asılı afişlerden veya tiyatronun internet sitesinden takip edebilirsiniz. Turlar rehber eşliğinde yapılıyor ve İtalyanca ve İngilizce olarak iki farklı dil seçeneğine sahip.

Altamura

Bari’den Altamura’ya F.A.L. ile gidebiliyorsunuz ve binası, Bari Termini’nin hemen sağında yer alan ikinci bina. Binanın üzerindeki altın harflerle yazılmış olan Ferrovie Appulo Lucane (F.A.L.) yazısı zar zor okunuyor. O yüzden gözden kaçması kolay. Önemli bir uyarı daha yapayım; erken saatlerde biletler gişede değil, koridorun sonundaki barda satılıyor.

Altamura’da gezilecek başlıca yerler arasında, Museo Nazionale Archeologico, Museo dell’Uomo di Altamura ve Cattedrale di Santa Maria Assunta sayılabilir. Altamura, Puglia bölgesinde yer alan bir komün ve simgesi de “Pane di Altamura” yani “Altamura ekmeği”. Bu ekmeğin üretimi yasalarca bir standarta bağlanmış ve ekmeğin yapımında sadece komünde üretilen buğdaylar kullanılabiliyormuş. Magnet almak için gireceğiniz mağazalarda bol bol bu ekmekten ve Puglia bölgesinde yaşadığına inanılan Gepetto ile Pinokyolardan görüyorsunuz.

Gezi boyunca burası ne yazık ki bizim en az beğendiğimiz yer oldu. Bu durum muhtemelen Altamura’nın, gezdiğimiz diğer şehirlere göre daha turistik olmasından ve eski şehir merkezinin fazla “yeni” hissettirmesinden kaynaklanıyor.

Matera

Eski Altamura’dan F.A.L. istasyonuna yürümek on beş dakika, Altamura’dan Matera’ya geçmek ise yirmi dakika sürüyor. Matera bir komün ve Puglia bölgesinde değil, Basilicata bölgesinde yer alıyor. Bari’den ulaşım kolay olduğu için bu rehberde yer vermek istedim. Burası, İtalya’nın en eski yerleşim yeri ve M.Ö. 7000 yılından beridir bu bölgede yaşam var.

Paleolitik dönemden başlayarak çok fazla işgal görmüş; Arap, Bizans ve Fransızların yoğun etkisi altında kalmış; Barok mimarisinin göz alıcı örneklerini de bulabileceğiniz büyüleyici bir şehir Matera. Bunlara ek olarak da Daniel Craig’in yer aldığı, serinin son Bond filmi olan No Time to Die filminin açılış sahnesinin burada geçtiğini de söyleyeyim.

Sassi di Matera’nın, özellikle Türk ziyaretçiler tarafından sıklıkla Mardin evlerine ya da Kapadokya’ya benzetiliyormuş -ki haklı bir benzetme. Sassa di Matera’da birden çok rupestral (kayalara oyulmuş) kilise var ve hepsi çok etkileyici. Bu kiliselerin en bilineni Chiesa Rupestre di Santa Maria di Idris.

Magnet almak isteyenler kesinlikle acele etmesin. Eski şehirde bölgeden çıkarılan kireç taşlarından oyulmuş, el yapımı bir sürü magnet göreceksiniz. Nasıl ki Altamura’da her yerde ekmek varsa burada da bol bol horoz figürü var. Çünkü bu bölgenin sembollerinden biri de kulağa ne kadar tuhaf gelse de horoz. Matera’da konaklamak istemiyorsanız bile burada gün batımını izlemenizi ve yemek yemeseniz de bir şeyler içip şehrin güzelliğinin tadını çıkarmanızı tavsiye ederim.

Monopoli

Puglia’da gezilecek yerler arasında Monopoli’nin adını sıklıkla duymuşsunuzdur. Bütün gezi boyunca biz eski merkezlerde kalmayı tercih ettik, bu kararımızdan da pişman olmadık. Şehirlerin en turistik yerleri ve en güzel mekanları genellikle eski merkezlerde yer alıyor. Haziran ayının sonunda Puglia’ya gelmekle ne kadar doğru bir karar verdiğimizi bizi yakıp kavurmayan havadan anlıyoruz. Haziran sonu, Temmuz başı bu bölgeyi gezmek için ideal zamanlar.

Puglia Bölgesi henüz Sicilya ya da Cinque Terre kadar kalabalıklaşmış, turizm pahalılığına kapılmış bir bölge değil. Buna rağmen Monopoli, gezdiğimiz çoğu şehirden daha pahalı. Alaçatı’nın henüz kalabalıklaşmamış, fiyatları beş katına çıkmamış halini andırıyor. Ortalama bir öğün 8-16€ arası, kokteyller ise 8-10€ arasında değişiyor.

Monopoli oldukça küçük ve sevimli bir sahil kasabası. Burada karşılaşacağınız tek sorun akşam yemeği için mekan bulmakta zorlanmanız olabilir. Çünkü balık restoranları rezervasyonla çalışıyor ve rezervasyonunuz yoksa ancak saat 22.00’den sonra yardımcı olabileceklerini özellikle belirtiyorlar. Ayrıca her restoran her gün açık değil. Biz ilk gün rezervasyonumuz olmadığı için ancak saat 22.00’den sonra Ristorante Almarea’da yer bulup deniz ürünlü tagliatelloni (taze makarna) yiyebiliyoruz.

İkinci gün bölgenin en güzel yerlerinden biri olan Ostuni’de yemek yemeye karar veriyoruz. Üçüncü gün ise atıştırmalık olarak Gustavo’nun lezzetli sandviçlerinden birer tane alıyor, akşam yemeğini de Trattoria Locando dei  Mercanti’den paket yaptırdığımız frista mista ile odamızda rahat rahat yemeyi tercih ediyoruz. Aklınızda bulunsun; eğer İtalya’da restoranlarda eğer oturmayı tercih ediyorsanız hesaba kişi başı 2,5-3€ arası coperta ekleniyor. Akşamları kokteyl içebileceğiniz, yan yana sıralanmış pek çok kokteyl bar var. Kalite olarak hepsi birbirine yakın.

Monopoli’de nerede gelato yenir?

• Bella Blu Gelateria
• Il Capriccio
• Frescolatte.

Bölgenin seramikle olan organik bağını gider gitmez siz de fark edeceksinizdir. Her yerde seramik balonlar ve pumolar görüyorsunuz. Pumo, açmamış bir gül ve yeni bir başlangıcı temsil ediyor. Yazıya devam ederken “Monopoli ve Polignano a Mare” ile ilgili daha detaylı bilgi almak isterseniz diye aşağıya link bırakıyorum.

Monopoli ve Polignano a Mare Gezi Rehberi

Polignano a Mare

Polignano a Mare yan yana pek çok koy barındırıyor. Fotoğraflarda sıklıkla gördüğünüz, eski merkeze en yakın ve maalesef en kalabalık koy Lama Monachile. Buradan on dakika ileride ise Grotta Azurra (Mavi Mağara) var. Bu doğal havuz diz boyu ve sonrasında kayalıklardan denize girmeniz gerekiyor. Yanınızda deniz ayakkabısı yoksa ayağınızı kesme riskiniz var.

Grotta Azurra’dan on dakika daha yürürseniz Cala Paguro ile Lido Cala Paura’ya geliyorsunuz -biz günün çoğunu burada geçirdik. Yakınlarda market olmasa da Lido Cala Paura’nın köşesinde soğuk içecek ve cips satan bir amca var. Dünya tatlısı biri ama İngilizce bilmiyor. Yine de anlaşmanın bir yolunu bulabileceğinize eminiz.

Denizden sonra acıkıp ne yesek diye düşünüyorsanız Cala Pagura ile Lama Monachile arasında La Rotellina’ya denk gelecekseniz. Hem kokteylleri çok başarılı hem de panzorettoları, fiyatları ise oldukça makul. Panzerottolar ortalama 4-5€, kokteyller ise 6-7€ civarında. Biz ton balıklı ve tandırlı panzerotto denedik; ikisi de gerçekten çok lezzetliydi. Bu arada çok popüler olan ve 1700lü yıllarda bir mağara içerisine inşa edilen restoran Grotta Palazzese de Polignano a Mare’de yer alıyor.

Ostuni

Ostuni, bir tepeye kurulmuş, bembeyaz evleri, dar sokakları, Adriyatik Denizi ve zeytin ağaçları manzarasıyla Brindisi’ye bağlı bir komün. Taş Devri’nden bugüne kadar bölgede yaşam olduğunu ve şehrin Messapialılar tarafından kurulduğunu biliyoruz. Pön Savaşları’nda şehir General Hannibal tarafından neredeyse yok edilince yeniden inşa edilmiş.

Eski Ostuni kara veba sırasında kireçle beyaza boyandığı için İtalyanca “Citta di Bianca” yani “Beyaz Şehir” olarak anılıyor. Şehirde Aziz Orontius’a adanmış bir “Veba Sütunu” bile var. Rivayete göre Aziz Orontius, Salentoluları vebadan kurtardıktan sonra kendine Ostuni’de kalacak bir mağara arıyor. Bu sırada da kendini bir bulut formuna dönüştürerek şehrin üzerine veba salan şeytanı kovuyor. İşte Colonna di Sant’Oronzo bu hikayeyi unutturmamak için dikilmiş. Kireç başlangıçta şehri dezenfekte etmek için kullanılmış olsa da, daha sonraları şehri ‘serin’ tutmak ve şehirdeki dar ve karanlık sokakları aydınlatmak için de kullanılıyor.

Eski şehir oldukça küçük, bu yüzden akşam yemeğini burada yemeyi ve şehirde birkaç saat dolaşmayı planlıyoruz. Şehrin ara sokaklarında bir şeyler içip manzaranın keyfini çıkarabileceğiniz pek çok bistro var. Ostuni şaraplarıyla ve zeytinleriyle ünlü olduğu için gireceğiniz yerel bir restoranda kendi üretimleri olan şaraplardan deneyebilirsiniz.

Bir anda karşınıza çıkan küçük meydanlarda takı mağazaları, yöresel ürünlerin satıldığı şarküteriler ve magnet satın alabileceğiniz turistik yerler de dahil aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz. Şehrin büyüleyici bir havası var. Özellikle de hava karardığında karanlığın içinde yükselen bembeyaz görüntüsü insanı büyülüyor. Gezilecek yerler arasında Cattedrale Santa Maria Assunta sayılabilir ama ben şehri yürüyerek keşfetmekten daha çok keyif alacağınıza inanıyorum.

Alberobello

Alberobello bizim Monopoli’den gitmeyi planladığımız son yer. Şehir merkezinde yer alan FSE otobüs durağı Piazza Vittorio Emanuele II’dan on beş dakika yürüme mesafesinde ve otobüs biletinizi önceden almış olmanız gerekiyor. Yolculuk 1 saate yakın sürüyor ve Trulli Evleri’ne çok yakın bir durakta iniyorsunuz. Puglia’da gezilecek yerleri arattıysanız muhakkak sıklıkla bu evlerle karşılaşmışsınızdır.

Trulli Evleri’nin hikayesi 14. YY’a dayanıyor. Bölgedeki feodal lortların halka yüklediği ağır vergilerden kaçmak için halk çözümü vergi memurları geldiğinde kolaylıkla yıkılabilir bu evleri inşa etmekte buluyor. Bu evlerin en büyük avantajlarından bir diğeri ise içerisinin kışın sıcak, yazınsa soğuk olması. İsterseniz Alberobello’da ya da Locorotondo’da Trulli Evleri’nden birinde konaklamaya tercih edebilirsiniz.

Trulli Evleri’nin en üstünde yer alan beyaz motifler evlerin kim tarafından inşa edildiğini temsil ederken çatılara çizilen sembollerin ise birbirinden farklı anlamları var. Bu semboller çoğunlukla primitif, ruhani ve dini semboller olarak ayrılıyor. Primitif semboller buradaki kültür çeşitliliğinin de en büyük göstergesi. Daha sonra, Hristiyanlığın halk arasında yaygınlaşması ve bölgedeki Musevi nüfusunun da etkisiyle birlikte, dini semboller de çatılarda yerlerini almaya başlıyor.

Sembollerin anlamını öğrenince buradan kendimize birer hatıra almaya karar veriyoruz. Ben kendime kutsal ağaç küpelerini seçiyorum çünkü Alberobello İtalyancada “Güzel Ağaç” demek. İnanışa göre bu ağaç yeryüzünü, cenneti ve cehennemi birbirine bağlıyor.

Bölgenin enteresan geleneklerinden birini daha aktarayım. Alberobello’da çeşit çeşit seramik düdük göreceksiniz. Bu düdükleri kendiniz için alamıyorsunuz; sevdiğiniz birine hediye etmeniz gerekiyor. Hediye ettiğiniz kişi dilek dilekten sonra düdüğü üç kez üflerse tuttuğu dileğin kabul olacağına inanılıyor.

Lecce

Lecce’yle ilgili ilk olarak şunu söyleyeyim sahilden eski merkeze geliyorsanız hava çarpması neymiş kesinlikle hatırlayacaksanız. Gezilecek yerlerin başında gelen Çan Kulesi ve Teatro Romano restorasyonda olsa da gezebiliyorsunuz. Lecce’nin sembolleri arasında sayılabilecek beş kilise için 11€, Çan Kulesi’ni de dahil ederseniz 21€ ödemeniz gerekiyor. Gezeceğiniz beş kilise içerisinde en gösterişlisi Maria Santissima Katedrali.

Bu arada Lecce, Barok stili mimari eserler açısından en zengin İtalyan şehirlerinden biri. Şehrin dört şehre açılan üç kapısı var: Porta Napoli, Porto Rudiae ve Porto San Biagio. Bunun dışında şehrin en önemli meydanı, içerisinde 2. YY’dan kalma Teatro Romano’nun da yer aldığı Sant’Oronzo Meydanı. Gündüz saatlerinde görece sakin olsa da akşam saatlerinde meydan kalabalıklaşıyor ve el emeği ürünler alabileceğiniz tezgahlar kuruluyor.

Lecce’de nerede, ne yenir?

• Pasticceria Natale’de –  Pasticciotto, Maritozzo ve Fruttone.
• Pasticceria Pinti’de – Sfogliatelle ve Cannolo
• Taula’da – puccia
• Il Banco’da – oricchette con polpette (Köfteli orecchiette), fave e cicorie (fava ve hindiba) ve frisa con pomodori semisecchi (yarı kurutulmuş domatesli ıslak ekmek)
• Pizzeriaların herhangi birinde bölgeye özgü patatesli ve tavuklu pizza
• Biz denemeye çekindik ama bölgede at eti oldukça meşhur. Dilerseniz deneyebilir, hatta deneyiminizi de bizimle paylaşabilirsiniz.

Bütün gün eski şehri gezdikten sonra akşam ne yapacağınızı düşünüyorsanız eğer Lecce’de birçok sokak barı var. Bizim favorimiz Teatro Romano’nun arka sokağında kalan ve birbirinden güzel kokteyller servis eden “Quanto Basta”. Mekan bir sokak barı, buna rağmen dışarıda masalar var. Aklınızda olsun oturmak isterseniz 22.00 gibi giderseniz masa bulmak imkansız. Zaten buranın olayı kokteylinizi alıp sokakta yeni insanlarla tanışıp kaynaşmak.

Eğer bütün gün yorulduk oturarak bir şeyler içelim derseniz hemen Quanto Basta’nın karşısında yine bir kokteyl bar olan “Prohibition” var. Aynı sokağın devamında ise bölgeye özgü farklı biraları da menüsünde bulunduran “Sanlú” var. Cuma ve Cumartesi akşamları bu üç mekan hem yerel halkın hem de turistlerin uğrak noktaları arasında yer alıyor.

Roca Vecchia ve Sant’Andrea

Lecce’de eski şehirde kalmanın en büyük avantajı topuğun iki yanına da ulaşımın kolay olması. Biz ilk gün Grotta della Poeisa’yı görmek için Roca Vecchia’yı tercih ediyoruz. Bu rotanın en güzel yanı şu; biraz Roca’nın güzel koylarında yüzüp daha sonra otobüsle bir sonraki durağa geçebilirsiniz. Yani aynı gün içinde hem Roca’da hem Torre dell’Orso’da hem de Sant’Andrea’da denize girme şansınız var.

Bu üçü birbirine çok yakın ve deniz üç kasabada da turkuaz renginde. En büyük sorun sahil işletmelerinin pahalılığı ama yakınlarda ucuza yemek yiyecek yerler bulabiliyorsunuz.

Grotta della Poesia ya da Türkçe adıyla “Şiir Mağarası” antik kentin içerisinde yer alan, tatlı suyla deniz suyunun karıştığı doğal bir havuz. Rivayete göre bu havuzda yüzen güzel bir prensese hayran olan şairler ve ozanlar genç prenses için şiirler ve şarkılar yazdığı için burası  “Şiir Mağarası” adını almış. Mağaranın yanında duvarlarında Messapic (Puglia’da konuşulan çok eski bir dil) yazılarla, Latince ve Yunanca yazıların da bulunduğu bir villa var.

Puglia bölgesinin en meşhur iki plajından biri Sant’Andrea. Rüzgarlı ve yağmurlu hava yüzünden biz Sant’Andrea’ya gidemiyoruz ve ‘nazar’ diyerek acımızı içimize gömüyoruz. Ulaşıma gelirsek Eski Lecce’den Roca Vecchia 1 saat, Sant’Andrea ise 1 saat 15 dakika sürüyor. Arabanız varsa bu süre yarı yarıya azalıyor. Ayrıca bu bölgede yer alan ve Lecce merkeze biraz daha uzak kalan Santa Cesarea Terme Roma döneminden kalma termalleriyle meşhur. Rotanıza eklemek isteyebilirsiniz. *Birçok plajdan bahsettiğimi ve araba kiralamanın daha avantajlı olabileceğini hissettiğim ilk ve tek yerin burası olduğunu da söyleyeyim.*

Torre dell’Orso ve Otranto

İkinci gün için planımız Gallipoli’ye gitmek. Yol, otobüsle 50 dakika sürüyor. Gallipoli’ye gitmişken Spiaggia di Lido Conchiglie’ye geçmeyi de planlıyoruz. Otel sahibimiz Lecce’de plajların rüzgar durumunu anlık olarak takip edebileceğimiz bir site olduğundan bahsedince planımız değişiyor ve rüzgarsız olan tarafa, Torre dell’Orso’ya gitmeye karar veriyoruz.

Rüzgar durumunu kontrol edebileceğiniz web sitesi

İkinci gün 109 numaralı otobüse kaldığımız yere daha yakın olan Viale Gallipoli’den biniyoruz. Önce Otranto’ya geçiyor, dönüşte Torre dell’Orso’ya uğruyoruz. Burada ek bir bilgi vereyim. Bütün plajlarda ücretsiz olarak denize girebileceğiniz yerler var. Havlunuzu atıp denize girebilirsiniz. Bunu istemezseniz de şu ana kadar saydığım birkaç koy hariç her yerde şemsiye ve şezlong kiralayabiliyorsunuz. Günlük ücretler 25€’dan başlayıp 75€’ya kadar çıkabiliyor.

Otranto’ta gezebileceğiniz başlıca yerler arasında Otranto Kalesi, Cattedrale di Santa Maria Annunziata (Santa Maria Annunziata Katedrali) ve Chiesa di San Pietro (San Pietro Kilisesi) var. Biz yan yana balık restoranları, beyaza boyanmış evleri ve güler yüzlü insanlarıyla Otranto’yu sevdik.

Otranto, Tarih derslerinden hatırladığımız yerlerden biri. Fatih Sultan Mehmet, İtalya Seferini düzenlediğinde 100 gemilik donanması bu şehre demirliyor. Sefer 1480 yılında başlıyor ve 1481 yılında Fatih’in vefatıyla birlikte sona eriyor. Otranto’dan Maglie’ye kadar olan bölge 13 ay boyunca Osmanlı işgalinde kalıyor.

Bu arada Otranto’nun en güzel yanlarından biri şehir merkezinden denize girilebiliyor olması. Gradoni Plajı, havlunuzu serip denize girebileceğiniz bir halk plajı; eğer isterseniz yerel işletmelerden şemsiye ve şezlong da kiralayabiliyorsunuz.

Otranto’dan Torre dell’Orso’ya ulaşmak yaklaşık olarak 40 dakika sürüyor. Bu kez sahilden giden 101 numaralı hatta biniyoruz. Bileti yine otobüsün içinden alabilirsiniz. İneceğiniz duraktan sahile 10 dakikalık bir yürüme mesafesi var. Deniz turkuaz rengi ve hava hafif rüzgarlı. Sahil oldukça uzun, yana yana güzel işletmeler olsa da yine havlu atabileceğiniz alanlar mevcut. Buradaki işletmeler akşam olduğunda Alaçatı’daki gibi konsept değiştirip eğlence mekanlarına dönüşüyor. Le Due Sorelle (İki Kız Kardeş) kayalıklarını görmek için de plajın sonundan üç yüz metre daha yürümeniz gerek.

Puglia’da Ulaşım

• Bari – Altamura – Matera biletleri F.A.L. ‘den satın alınabilir. Bari-Altamura biletleri 3.60€, Altamura-Matera biletleri ise 2.00€.
• Bari – Monopoli – Polignano a Mare – Lecce arasındaki tren biletlerinin tamamını Trenitalia ‘dan alınabilir.
• Monopoli – Alberolbello arasındaki ulaşım FSE otobüsleri ile sağlanabiliyor. Biletinizi aynı gün içinde alabilirsiniz.
• Monopoli – Ostuni için Trenitalia ‘dan bilet alabilirsiniz ama Ostuni için önemli bir uyarı yapayım. Tren istasyonu (arabayla) eski şehrin on beş dakika kadar dışında kalıyor ve eski şehre gitmek için tren saatleriyle denk gelecek şekilde otobüs seferleri koymuşlar. Trenden iner inmez otobüsü yakalamanızı tavsiye ederim çünkü bir sonraki otobüs bir saat sonra olabilir. Bilet hemen garın yan tarafındaki barda; indiğiniz yerde ise hemen yolun karşısındaki küçük restoranda satılıyor. Aklınızda bulunsun dönüş saati olarak en son tren 22.00’de sanıyorsunuz ama 00.00’da da tren var.
• Lecce – Grotta della Poeisa – Torre dell’Orso : COTRAP’ın 101 numaralı hattı geçiyor. İster merkez otobüs istasyonundan isterseniz de Porta Gallipoli durağından binebilirsiniz. Biletler otobüsün içinden satın alınabiliyor. FSE’nin otobüs saatlerini de kontrol edebilirsiniz ama biletleri önden satın almanız lazım.
• Lecce – Otranto : 106 numaralı hat direkt gidiyor ve 50 dakika sürüyor. 101 numaralı hat ise sahil kenarından gittiği için 1 buçuk saate yakın sürüyor.
• Lecce – Gallipoli : 108 numaralı hat geçiyor.

Puglia’da Ne Yenir?

Puglia’da gezilecek yerler rehberinden çok daha önemli bir husus, yemek-içmek’le ilgili. Neler yediğimizi aşağıda kısaca sıraladım.

• Puccia; Lecce’ye özgü bir sandviç. Pek çok yerde vegan, vejetaryen ve pesketeryan seçenekleri var. Biz Lecce’de  Taula’da kılıçbalıklı ve vejeteryan pucciaları denedik. Her şey çok taze ve çok lezzetliydi.  Tavsiye ederim.
• Focaccia Barese: Kırmızı kiraz domates ve siyah zeytinli bir focaccia çeşidi. Kuru domatesli ya da sarı kiraz domateslisini de bulabilirsiniz.
• Panino con Polpo: Bari’ye özgü bir başka sandviç çeşidi. Ekmeği değişse de içinde ahtapot, kiraz domates, burrata ve roka var. Bu bölgede içinde roka olmayan çok az şey var zaten.
• Oricchette: Bu yöreye özgü makarna çeşitlerinden.
• Caccio e Peppe: Bol peynirli ve karabiberli bir başka makarna türü. Lecce’de deniz ürünlüsünü tadabilirsiniz.
• Fritta Mista: İçinde karides, bebek ahtapot, ahtapot ve kalamar olan deniz ürünleri kızartması.
• Panzerotto: Pişinin içi dolgulu versiyonu gibi, hatta biraz da çibörek gibi düşünün bunu.
• Sauté di Cozze e Vongole: Domatesli, beyaz biberli, sarmısaklı ve maydanozlu midye ve deniz tarağı sotesi.
• Fave e Cicorie: Lecce bölgesindeki Arap etkisini net bir şekilde görebileceğiniz yemeklerden biri. Fava ve hindiba.
• Frisa con Pomodori Semisecchi: Yarı kurutulmuş domatesli bir aperatif. Bruschetta ile en büyük farklı ekmeğinin kuru olması ve servis edilmeden hemen önce ıslatılması. Lecce’ye özgü.
• Burrata: Burrata, mozzarela ve kaymaktan yapılan İtalyan taze peyniri. Dış kısmı mozzarella, iç kısmı ise mozzarella ve kaymak bir arada kullanılarak hazırlanıyor. 

En beğendiğimiz tatlılar:

• Pasticciotto Leccese
• Baba (Napoli/Bari/Monopoli/Lecce)
• Sfogliatelle 
• Cannolo (Napoli/Roma/Lecce/Bari)
• Maritozzo 
• Fruttone 
• Tette Delle Suore ya da Tette Delle Monache (Altamura – Pasticceria Reale)
• Bari’de deniz ürünlerinden sonra sindirimi kolaylaştırması için ikram edilen il sorbetto al limone. (Limon sorbesi)

Puglia’da gezilecek yerler yazımızın sonuna geldik. Eğer sizin de önerileriniz olursa, aşağıya, yorumlara yazmayı unutmayın.