Noel denince insanın aklına doğal olarak soğuk hava ve sımsıcak kışlık kıyafetlerle ışıl ışıl Noel pazarlarında sıcak şarap içmek geliyor. Ama her ne kadar Avrupa’nın büyük kısmı Noel’de kışa teslim olsa da Noel’i soğuk havada kutlamayan şehirler de az da olsa var. İşte Palermo da bunlardan biri!
Normal şartlarda turist sayısı yaz mevsimlerinde yükselişe geçen bu şehri, ben ise kış mevsiminde tek başıma ziyaret etme kararı aldım. Bu sezonun aslında bir bakıma Palermo için çok yoğun bir sezon olmaması, hem uçak bileti hem de konaklama fiyatlarına büyük ölçüde yansıyor. Bu sebeple Palermo, hem soğuk havadan birkaç günlüğüne uzaklaşabilmek hem de Aralık ayında yalnızca bir ceketle bolca yürüyerek bir turistik gezi yapmak için ideal bir rota.
Bu yazıyı yazarken tek başıma da olmanın verdiği özgürlük ve bol zamanla Palermo’da ziyaret edilmedik köşe bırakmadığımın da farkına vardım ve gördüğüm her yerden öğrendiklerimi ve anılarımı paylaşmaya çalıştım. Umarım bu gezilecek yerler notları size de gelecekteki Palermo gezinizde uygun bir rehber olur!
Diğer noel rotalarına bu yazıdan ulaşabilirsiniz: Avrupa’nın En Güzel Noel Pazarları
Palermo Üzerine Genel Bilgiler
- Palermo, güney İtalya’nın ucundaki Akdeniz’in en büyük adası olan Sicilya’da bulunuyor. Aynı zamanda Sicilya bölgesinin de başkenti. Bir yüzü Avrupa, diğer yüzü Afrika’ya dönük olan bu ada, her iki tarafın da kültürünü ılıman havasında yetişen portakal ağaçlarıyla öylesine güzel harmanlamış ki ortaya hem çok lezzetli yemekler hem de zengin bir tarih ve mimari ortaya çıkarmış.
- Palermo yılın her mevsimi güneşli olduğu için yazları sıcak kışları ise oldukça ılık bir şehir. Her yerde boylu boyunca uzanan kaktüslerden ve mutlu portakal ağaçlarından bunu hemen anlayabilirsiniz. Sicilya ise her ne kadar mafyanın ana vatanı olsa dahi, Palermo şehrinin günümüzde hem tek başınıza hem de yanınızda başka insanlarla gezmek için güvenli bir şehir olduğunu söyleyebilirim. Tabi yine de güney İtalya’da olduğunuzu hatırlayıp tedbiri elden bırakmamak en iyisi.
- Tarihe, sanata veya mimariye biraz olsun ilginiz varsa bu şehir size her şeyi gözler önüne seren koca bir canlı ansiklopedi gibi gelecek! Tarihi milattan önce 7. Yüzyıla dayanan bu şehirde Arap-Norman tarihinden tutun Gotik-Katalan mimarisinin, Rönesans, Barok, Rokoko Neo Klasik, Neo-Gotik ve Art Nouveau sanat akımlarının birçok örneğini gezerek tecrübe edeceksiniz.
- Şehirde neredeyse hiç İngilizce tabela görmeyeceksiniz. İletişim konusunda ise genelde restoranlarda, müzelerde ya da diğer turistik yerlerde İngilizce ile gayet iyi bir şekilde derdinizi anlatabilirsiniz. Çoğu zaman İngilizce bilmeseler de size sonuna kadar yardımcı olmak için ellerinden geleni yapıyorlar ?.
- Yüksek ses! Burada kimse sessiz konuşmuyor desem yeridir. Birçok Avrupa ülkesinin aksine korna sesleri, bağırış çağırış, sokakta birbiriyle normal bir sohbet ediyor da olsalar desibeli çok yüksek sesler duymaya hazır olmalısınız.
- Bir Avrupa şehrine göre şaşırtıcı ama, bu şehirde sokaklarda birçok başı boş kedi görmek mümkün. Açıkçası İstanbul’daki kadar cana yakın olabileceklerini düşünmedim. Bu yüzden olası bir pençe yememek için dokunmaya fazlasıyla çekindim ama birçoğu sokakta insanlarla yaşamaya alışmış görünüyordu.
Palermo’ya toplamda kaç gün ayırmak gerekir?
Eğer siz de kış aylarında bu şehre gelmek istiyorsanız bir hafta sonu yalnızca Palermo’daki her yeri görmek için fazlasıyla yeterli olacaktır. Yaz mevsiminde gelecekseniz yakınlardaki diğer bölgeleri da rahat gezebilmek ve bolca denize girebilmek için en az beş gün ayırmaya değer.
Palermo Yeme İçme Rehberimize buradan ulaşabilirsiniz.
Palermo’ya Ulaşım
Palermo’ya hem deniz hem hava yoluyla ulaşım sağlanabilse de, en kolay havayolu ile ulaşım sağlanabilir. Palermo uluslararası havaalanına (PMO), Avrupa’nın her yerinden olduğu gibi İstanbul’dan da direkt uçuşlar mevcut. Dağların arasında yer alan bu küçük havaalanı daha şehre ilk ayak bastığınız anda alışılmamış bir yere geldiğinizi size hissettirecek.
Havaalanı şehir merkezine 35-40 dakika uzaklıkta bulunuyor. Her ne kadar tren ile de şehir merkezine ulaşım olsa da havaalanından çıktığınız gibi sizi havaalanı servisleri karşılıyor. Yarım saatte bir olan bu servislerle 35 dakika içerisinde Palermo şehir merkezine varabiliyorsunuz. Yol boyunca bir yanı deniz bir yanı dağ manzarasıyla şehre gidiş de cabası.
Şehir içi ulaşım için ise, yanınızda rahat ayakkabılarla gelmenizi tavsiye ederim. Çünkü bu şehri yalnızca yürüyerek çok rahat gezebilirsiniz.
Palermo’da Konaklama
Ulaşım ve rahat gezebilme açısından Palermo eski şehri içinde kalmanızı tavsiye ederim. Palermo eski şehrinin merkezinde birçok otel veya Airbnb seçeneği bulabilirsiniz. Otel ve Airbnb seçeneklerinin hemen hemen aynı fiyatta olduğunu hatta eğer Airbnb’de tüm evi değil de yalnızca bir oda kiralamak isterseniz daha uyguna dahi gelebileceğini belirtmeden geçemeyeceğim.
Palermo’da Gezilecek Yerler
Palermo, Avrupa’nın ikinci, İtalya’nın ise birinci en büyük tarihi şehri. Coğrafi konumu sebebiyle tarih boyunca birçok medeniyet tarafından fethedilmiş ve dünyada en çok fethedilen şehir unvanını almış. Şehirde Arap kubbelerinin yanında Barok cepheleri, Bizans mozaiklerinin yanında Norman harabeleri görme olasılığınız oldukça yüksek. Bu şehirde neredeyse her bina özene bezene yapılmış ve aslında derme çatma diyebileceğiniz dar sokakları sizi şaşırtabilecek birçok güzel şeyle dolu!
- Free Walking Tour’a katılmak
“Free Walking Tour” imkanı çoğu yerde olduğu gibi Palermo’da da var. Her adımı tarihten başka bir kesit sunan Palermo için ise Free Walking Tour, şehir hakkında fikir sahibi olabilmenin en kolay yolu. Sabah saat 10’dan 12’ye kadar süren tur ile güne taze bir başlangıç yaparak daha sonra turda ilginizi çeken yerleri uzunca gezme imkanı bulabilirsiniz. Özellikle şehri tek başıma gezeceğimden tarihi ve kültürü daha kolay anlayabilmek için daha Palermo’ya varmadan internet üzerinden kendime bir Free Walking Tour günü rezerve ettim.
Siz de aşağıdaki linkten kolayca yer ve zaman seçerek rezervasyon yapabilirsiniz.
https://palermofreewalkingtours.it/it/
Norman Sarayı ve Palatine Şapeli
Seyahatimin ilk gününde, Free Walking Tour ile Parlamento caddesine kadar boylu boyunca 2 saat kadar yürüdük ve turumuzu Norman Sarayının önündeki parkta sonlandırdık. Hem tek başıma seyahat etmenin hem de zamanımın bol olmasının verdiği rahatlıkla sarayın içerisini de gezmeye karar verdim ve neredeyse hiç sıra beklemeden gişeden biletimi aldım. Giriş ücreti ise 12 Euro.
Kraliyet Sarayı olarak da bilinen Norman Sarayı, Avrupa’nın en eski kraliyet konutu. İçerisinde milatta önce 3. ve 4. Yüzyıllardan kalma Kartaca yerleşimlerinin antik kalıntıları halen gezilebilmekte. Sarayın inşa edilen ilk bölümü ise Arap egemenliklerine uzanıyor. Şimdilerde ise saray, Sicilya Bölge Meclisi görevi görmekte.
Sarayın birinci katına geldiğinizde sizi, Palatine Şapeli karşılayacak. Bu şapel adeta Bizans, Latin ve İslam geleneklerinin bir karışımı halinde tüm büyüleyiciliğiyle ziyaretçilerini karşılıyor. Şapelin dış cephesinde yer alan üç dilli (Latince, Yunanca-Bizansça ve Arapça) bir yazıt bulunmakta. İçeride duvarlara özenle resmedilmiş ve her biri İncil’den farklı bir hikâyeyi betimleyen mozaikleri inceleyerek bir süre vakit geçirebilirsiniz.
Şapeli bitirdiğinizde ve arka kapıdan dışarı çıktığınızda Norman Sarayı’nın bahçesine açılan girişi göreceksiniz. Aralık ayında dahi halen ihtişamını ve yeşilini koruyan saray bahçesinde gezdikten sonra bahçenin içinde bulunan kafede bir kahve molası verip sizi çevreleyen dağlara karşı bir İtalyan kahvesiyle turunuzu tamamlayabilirsiniz.
Sarayın bahçesinde bulunan bir Avustralya incir ağacı (Ficus Magnoliode) ve hemen yanında güney İtalya’da çok ünlü olan ve doğurganlığı temsil ettiğine inanılan sembolün mavi heykeli
Palermo Katedrali
Norman Sarayından çıkıp biraz ilerlediğinizde palmiye ve portakal ağaçlarıyla bezenmiş bir meydanda Palermo Katedrali sizi karşılıyor. 12. Yüzyılın başlarında inşa edilmiş bu yapı, Yunan, Roma, Arap, Norman mimarilerinin birlikte en güzel nasıl harmanlanabileceğini gösteriyor adeta!
Palermo ve Sicilya’nın Meryem Ana’ya gösterdikleri saygının çok büyük olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Palermo Katedrali de Meryem Ana’nın ölümünden sonra bedeni ve ruhunun cennete gitmesine adanmış.
İster Katedrali ücretsiz gezebilir ister ücretlerini ödeyerek Katedralin mezar ve mahzenlerini gezebilirsiniz ve terasına çıkarak panoramik bir Palermo manzarası izleyebilirsiniz.
Quattro Canti
Dört köşe anlamına gelen Quattro Canti, aslında iki anayolun kesişmesiyle oluşmuş sekizgen bir meydan. Şehrin en eski caddesi olan eskiden Cassaro olarak da bilinen Via Vittorio Emanuele caddesinin Via Maqueda ile kesiştiği nokta, kentin Barok merkezi ve tarihi merkezin dört ana mahallesinin buluşma noktası olan Quattro Canti’yi oluşturmuş. Bu meydanı görülmeye değer yapan ise her dört köşesinde bulunan birbirinden nadir heykeller, sütunlar ve çeşmeler.
Palermolular ise burayı Teatro del Sole (Güneş Tiyatrosu) olarak da adlandırıyor. Sebebi ise günün farklı saatlerinde farklı cephelerin güneş tarafından aydınlatılıyor olması. Her bir köşede, üç farklı kat ve her katın temsil ettiği farklı anlamlar var. İlk katta bulunan her çeşme farklı bir mevsimi temsil etmekte, ortadaki heykeller Sicilya’nın dört İspanyol kralının heykelleri ve en tepede ise koruyucu olduğuna inanılan azizlerin heykelleri bulunuyor.
Utanç Çeşmesi
Adı Utanç Çeşmesi olarak geçen Fontana Pretoria (Pretoria Çeşmesi), Palermo’nun en bilindik sembollerinden biri. Her biri ayrı ayrı seçilmiş 48 farklı heykel, mitolojik, alegorik ve ilahi karakterleri bir arada kompozite etmiş. Bu çeşme, 1500’lü yıllarda, yüksek miktarda parayla satın alınarak 644 ayrı parça halinde Palermo’ya ulaşmış.
Utanç çeşmesi denmesinin bir sebebi çeşmenin bir tarafındaki heykellerin tamamen çıplak olması ve diğer nedeninin ise tüm bu heykellere ve taşıma masrafına harcanan onca para. Çeşmenin çıplak heykellerle dolu olan kısmının bir kilise ve manastıra dönük olması geçmişte birçok rahip ve rahibeyi öylesine rahatsız etmiş ki çıplak heykellerin bazı kısımlarını fazlasıyla utanç verici buldukları için söküp çıkarmalarına dahi sebep olmuş.
Her ne kadar seveni kadar sevmeyeni çok olan ve birkaç kere harap edilmeye teşebbüs edilmiş ancak yeniden restore edilmiş bu çeşmenin her ayrıntısı, ayrı ayrı incelenmeye değer.
Piazza Bellini’de Arap ve Norman Mimarisi
Piazza Bellini, Palermo’nun doğu ve batı mimarisini en güzel şekilde harmanlamış meydanlarından biri. Meydanda, La Martorana, San Cataldo ve Santa Caterina kiliseleri bulunuyor. Kiliseleri ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Her ikisinin içi de birbirinden farklı ve görülmeye değer.
Massimo Tiyatrosu
Massimo Tiyatrosu Paris ve Viyana’dan sonra Avrupa’nın en büyük üçüncü opera binası. Dışı kadar içinin de bir o kadar büyüleyici olduğu bu ışıltılı opera binasına yalnızca bir gösteri izlemek için değil, tüm binayı bir tur rehberi ile gezmek için de ziyaret edebilirsiniz.
Hem tek başıma gezdiğim için hem de şehre toplamda 4 gün ayırdığım için opera binasında rehberli bir tura çıkmak için de fazlasıyla zaman buldum. Günün belli saatlerinde önceden rezervasyon yaparak küçük tur gruplarıyla bu operayı gezebilirsiniz. Biri kısa biri uzun olmak üzere iki farklı turları bulunuyor.
Ben fazlasıyla vaktim olduğu için uzun olan turu tercih ettim ve bu tura 20 Euro ödedim. Bu turda, öncelikle kısa tur ile birlikle başlayıp binanın tarihini dinleyerek büyük salonu ve kat kat sıralanmış operayı izleme kutucuklarını ve sahnenin tam karşısında bulunan ve gösterinin en güzel izlenebildiği odayı gezdik.
Bu tur tamamlandıktan sonra uzun tur için gelmiş kişilerle beraber sahne arkasını gezdik ve opera binasının terasına çıktık. Sahne arkasını gezmek ve onca sahne düzeninin, sanatçının ve gösterinin nasıl planlandığını öğrenmek ve sonrasında terasta ise boylu boyunca Palermo manzarasını izleyerek nerelerden yürüdüğümü ve nereleri gezdiğimi kuş bakışı olarak biraz olsun anlayabilmek keyifli bir deneyimdi diyebilirim.
Aşağıdaki linkten, Massimo Tiyatrosu’ndaki etkinliklere ulaşabilirsiniz;
https://www.music-opera.com/en/venues/palermo-teatro-massimo.html
Antonio Salinas Arkeoloji Müzesi
Antonio Salinas Arkeoloji Müzesi, şehir merkezinin neredeyse göbeğinde sayılabilecek küçük bir meydanda yer alıyor ve İtalya’daki en zengin Kartaca ve Antik Yunan Sanatı koleksiyonlarından birine ve Sicilya tarihiyle ilgili çok sayıda ögeye sahip.
Bu çok da büyük sayılmayacak müze, birbirinden yeşil ağaçlarla ve nezih süs havuzlarıyla oluşturulmuş bir avluyla sahip ve Yunan sanatının Batı’daki en önemli heykel kompleksi olarak tanımlanan Selinuntine Tapınakları’nın ünlü metopları ve antik Mısır tarihinin yeniden inşası için büyük önem taşıyan hiyeroglif yazıtlı bir stel olan ‘Palermo Taşı’ gibi birçok esere ev sahipliği yapıyor. Giriş ücreti ise 8 Euro.
Palermo Botanik Bahçeleri (Orto Botanico di Palermo) ve Villa Giulia
Palermo hem coğrafi konumu hem de iklimi sebebiyle bitki çeşitliliğini en yüksek seviyede tutabilen ve ağaçların her mevsim yapraklarını dökmeden yaşayabildiği bir şehir. İster yaz olsun ister kış, Palermo Üniversitesi’nin Botanik Departmanı bünyesinde bulunan ve aynı zamanda araştırma ve eğitim enstitüsü olan Palermo botanik bahçeleri kesinlikle görülmeye değer bir yer. Giriş ücreti ise 6 Euro.
Botanik bahçesi içerisinde birçok sıcak iklimli ülkeden birbirinden farklı bitki örneği Avrupa’nın en tropik bahçesi unvanını almış. İçeride Sicilya’nın göz bebeği olan çeşitli portakal ve limon ağaçları, kocaman Monstera yaprakları ve belki de bir çölde görmeniz olası büyüklükteki kaktüslerle karşılaşabilirsiniz. Beni en çok etkileyen ağaç ise daha önce hiç görmediğim katedral ağacı adıyla da bilenen kökleri neredeyse tüm gövdesini sararak büyümüş gibi olağanüstü bir görüntüsü olan Avustralya incir ağaçları oldu.
Palermo’da Yapılabilecek Diğer Şeyler ve Günü Birlik Geziler
- Cappucini Yer Altı Mezarlığı ve İskelet Müzesi: Açıkçası, bu ürkütücü müzeye beni ayaklarım pek de götürmek istemedi ve ben de o sebeple ziyaret etmedim. Ancak siz farklı bir turistik deneyim yaşamak isterseniz ölüler evi olarak da bilinen 2000’den fazla mumyalanmış cesedin bulunduğu müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
- Etna Yanardağı ve Taormina: Gezi şirketleriyle günü birlik turları rezerve edebilirsiniz ya da otobüs veya trenle Etna’ya giderek günü birlik bir gezi yapabilirsiniz. Ancak bunu yapacaksanız yazın gitmenizi tavsiye ederim. Çünkü, Aralık ayında benim günü birlik turum son anda iptal oldu ve buraya gidememek baya bir içime oturdu…
- Mondello Plajı ve Cefalu: Palermo’yu yazın ziyaret ediyorsanız buraya kadar gelmişken bir yüzme molası için Palermo merkezinden toplu taşıma ile kolayca ulaşabileceğiniz Mondello plajını ziyaret edebilirsiniz veya Palermo’ya 75 km uzaklıkta bulunan Cefalu sahil kasabasını ziyaret edebilir ve bu kasabanın uzun kumsalında denize girebilirsiniz.
- Pellegrino Dağı: Doğa yürüyüşü seviyorsanız bir gününüzü doğa ile baş başa bir yürüyüş yapmak için Palermo’ya çok yakın olan bu dağa ayırabilirsiniz.
“Palermo’da Nerede Ne Yenir Ne İçilir” yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Palermo’da gezilecek yerler tabi ki yalnızca burada yazılanlarla sınırlı değil!
Palermo, daracık sokaklarından güzel meydanlarına, özene bezene inşa edilmiş yüzlerce yıllık görkemli mimari yapıları ve kültürel çeşitliliğiyle, plansızca sürüklenip gidebileceğiniz şehirlerden biri.
Umarım bu gezi notları size de gelecekteki Palermo gezinizde uygun bir rehber olur ve güzel meydanları, görkemli villaları, orijinal barları, pazarları, büyüleyici binalarıyla kültürel çeşitliliğe sahip bu şehrin birçok farklı yönünü keşfedebilirsiniz!
